Fotoğraf kaynak: İstanbul Arel Üniversitesi
Büyük bir hevesle başladım üniversiteye. Tek başıma ikinci kez evde hazırlanarak kazandığım okuluma hayallerimle başladım. Çocukluk hayalimdi benim gazeteci olmak. Dergilerin kokusunu hep çok sevdim. Gazeteleri kesip defterime yapıştırırdım mesela. Her ay bin bir ısrarla anneme dergi aldırdım.13 yaşında "Ailem" adında üç sayılık bir dergi çıkardım. Çocuk aklı işte evdekilerle röportaj yapıp a4 çizgili ciltli deftere kendimce renkli kalem ve eski fotoğraflarla... Çok çabaladım ve devlet üniversitesi istedim. Çok az bir puanla hiç istemediğim Arel Üniversitesi Gazetecilik bölümünü tam burslu kazandım. Sonrasında ise burası oldu diye çok fazla şükrettiğim zamanlar oldu. Şimdi ise yolun sonuna geldim. Mezuniyet heyecanı sardı dört bir yanımızı. 11 Haziran'da kep törenim ile dört yıllık Arel Üniversitesi serüvenimi tamamlıyorum.
Oldukça kısa gibi gelen ama bir o kadar yorucu ve koşturmacalı okul hayatım iyisiyle kötüsüyle bana çok şey kazandırdı. Gazeteci olup da ne yapacaksın sorularına inat her geçen gün daha fazla şey öğrendim okulumdan. Her şeyden öte bakış açımı, ufkumu ve öğrenme duygumu koca uçsuz bucaksız bir deniz haline getirdim. Sorgulamayı, merak etmeyi, en çokta sessiz olanların sesi olmayı öğrendim. Çok şey kazandırdı bana Arel. Dostluğu, sınırsız sevmeyi, özveriyi, sabrı ve daha pek çok sayısız duyguyu dört sene boyunca ezberledim ve ilmek ilmek hayatıma işledim. Zorlandım mı? Hemde çok zorlandım. Uykusuz geçen gecelerim oldu haber konusu düşünürken. Kimi zaman ardı arkası kesilmeyecek diye düşündüğüm felsefi kuramlarla boğuşurken buldum kendimi. Elime mikrofonu aldım sokağa çıktım sokak röportajı için. Belki 50'ye yakın insan kabul etmedi ve reddetti. Oysaki sorum sadece "Kadın olarak sokakta günün her saati rahatça yürüyebiliyor musunuz?" idi. Olsun deyip devam etmeyi öğrendim. Röportaj ve haber yapmak uğruna gezmediğimiz yer kalmadı İstanbul'da derken kendimizi Sazlıbosna köyünde bulduk. Video haber yapmak için saatlerce leylekleri bekledik. Balıklı Rum Hastanesine Yorgo Vapuridis ile görüşmek için tam dört kez gittik. Sonunda canlı söylediği "Manolyam" şarkısını büyülendiğim sesinden dinlemeye bunca çaba değerdi. Kadıköy'e gittik halkın sıkıntılarını öğrenmek için sokaklarda gezdik, sorular sorduk. Türkiye'nin evlenen ilk gay çifti ile röportaj için Büyükçekmece'den kalkıp Moda sahile kadar gittim. Yolu siz hesap edin. Gideceğim en uzun yol bu derken yol arkadaşım, üniversite yıllarımın bana hediyesi Handan ile kendimizi haber için Balıkesir'de bulduk. Aslında daha da uzağa gidilebiliyormuş meğer. Tesettürlü trans seks işçisi Öykü Ay ile görüşmek için yağmur çamur demedim gittim. Hep bir koşuşturmam var ya Öykü Ay'ın yanından Küçükçekmece'den çıktım koşarak Şişli'ye Hrant Dink Vakfı'na yetiştim. İşte böyle zamanlarda yemek yiyecek vakit bile bulamadım. Karşılığında duyduğum "Kalemin çok güçlü, haberin çok başarılı" cümleleri bana yetti de arttı bile.
Cumhuriyet Gazetesinde staj yaptım. Hemde öyle böyle bir zamanda değil. Staja girdim 4 gün sonra darbe girişimi gerçekleşti. Gazete allak bullak oldu. Kültür servisinde idim. Son dakika haberleri ile kültür servisinin dahi karışabileceğini gördüm. Hatta ülke vaziyeti karşısında çok kıymetli Zeynep Oral'ın göz yaşlarına tanık oldum desem? Buradan da oldukça kıymetli insanlar kazanarak ayrıldım. Evrim Altuğ eğer bir gün bu yazıyı okursa kendisine özel teşekkür etmek istiyorum. Hayatımda tanıdığım en donanımlı ve disiplin sahibi insan kendisi. Buradan ayrıldıktan sonra her sabah selam verdiğim, sizler benim evlatlarımsınız diye tüm stajyerleri sahiplenen Murat Sabuncu'nun ve gazete çalışanlarının, yazarların tutuklandığını öğrendim. Böyle garip bir meslekti işte benim seçtiğim. Bir varsın, bir yoksun. Duyduğum an yaşadığım burukluğu ise tarif edemem. Çocukluğumun hayali, olmak istediğim yer ve mesleğin gerçeği buydu. Ben bu yola büyük tutku ile girdim ve şimdi ilk adımı yine aynı şekilde atacağım. Umudum hep var. Bir şekilde bu meslek hak ettiği konuma ulaşacak. Kalemler ve sesler hep konuşacak. Çünkü öyle olması gerekiyor ben dört yıl boyunca bunu öğrendim. Kısacası ben mezun oluyorum şimdi. Her şey için teşekkür ederim Arel. Ömrümü yediğin zamanlara, beni yıldırdığın, sorumluluklara boğduğun zamanlara inat teşekkürler!
Tüm bunların dışında daha anlatmakla bitmeyecek kadar çok anımla, tanıştığım nice sayısız insanla ve birikimle mezun oluyorum. Bir yanım buruk. Bir yanım ise bundan sonrası için oldukça heyecanlı. Her şeye rağmen şükrediyorum bu kadar güzel insanlarla bu kadar güzel işler yaptık diye. Umarım bir şekilde gerek hocalarımın gözünde gerekse öğrencilik geçmişimde güzel bir iz bırakmışımdır. Dağın başında ki canım okulum şimdi biz gidiyoruz bizden sonra gelenlere sen iyi davranmaya çalış e mi? :)
Küçük bir notçuk: "Mezuniyet" grubu sizi seviyorum. İyi ki tanıdım hepinizi.
Hoşça kalın!
Zeynep Yağmur ÖNCEL
1 yorum
Ne de güzel anlatmışsın 💜
YanıtlaSil